Radyasyon
bir kaynaktan elektromanyetik dalgalar veya parçacıklar biçimindeki
enerji salınımı veya aktarımıdır. Burada sözü edilen elektromanyetik
dalgalar foton olarak adlandırılan ışık hızında hareket eden enerji
paketçikleridir. Parçacıklar ise atomun temel yapısını oluşturan temel
parçacıklardır. Bu tanımlamadan da anlaşılacağı gibi radyasyon temel
olarak elektromanyetik dalga ve parçacık tipi olarak ikiye
ayrılmaktadır.
Elektromanyetik dalga tipi radyasyon; belli
bir enerjiye sahip ancak kütlesiz radyasyon çeşididir. Bunlar, titreşim
yaparak ilerleyen elektrik ve manyetik enerji dalgaları gibidir.
Elektromanyetik dalgalar, dalga boyları ve buna bağlı olan frekans (bir
saniyede tekrarlanan dalga sayısı) ve enerjilerine göre
sınıflandırılırlar. Bu sınıflandırmaya elektromanyetik spektrum denir.
Bu spektrumun bir ucunda dalga boyları en büyük, frekansları ve
enerjileri en küçük radyo dalgaları, diğer ucunda ise dalga boyları çok
küçük, frekans ve enerjileri büyük olan X ve gama ışınları bulunur. Bütün elektromanyetik dalga tipi radyasyonlar ışık hızıyla (3x108
m/saniye) hareket ederler. Parçacık tipi radyasyonlar ise belli bir
kütle ve enerjiye sahip çok hızlı hareket eden minik parçacıkları ifade
eder. Bunlar hızla giden mermilere benzerler, ancak gözle görülemeyecek
kadar küçüktürler.
Canlı veya cansız tüm varlıklar atomlardan oluşurlar. Bir elementin tüm kimyasal özelliklerine sahip en küçük parçası olan atom; proton, nötron ve elektronlardan oluşur. Herhangi bir nedenden dolayı atomdan bir elektron kopartılması veya atoma bir elektron bağlanması sonucunda atomun yük dengesi bozulur. Bu olaya iyonizasyon, iyonizasyon sonucu oluşan atoma iyon denir. Bu tanım çerçevesinde radyasyonları da yine iki gruba ayırmamız mümkündür. Bunlar, “iyonlaştırıcı” ve “iyonlaştırıcı olmayan” radyasyonlardır. İyonlaştırıcı olmayan radyasyonlar iyonlaştırıcı radyasyonlara göre daha düşük enerjilidir ve iyon oluşturmak için yeterli enerjiye sahip değildir. Elektromanyetik dalga spektrumundaki radyo dalgaları, mikrodalgalar, kızılötesi, görünür ışık ve ultraviyole iyonlaştırıcı olmayan elektromanyetik radyasyon türleridir (Şekil 1). Global pozisyonlama sistemleri, hücresel telefonlar, televizyon istasyonları, FM ve AM radyo, kablosuz telefonlar ve garaj kapısı açıcılarında iyonlaştırıcı olmayan radyasyon kullanılmaktadır.
Şekil 1. Elektromanyetik spektrum
İyonlaştırıcı radyasyon ise atomun dış yörüngelerinden elektron koparabilen, böylece çarptığı maddenin atomlarında yüklü parçacıklar yani iyonlar oluşturabilen, dolayısıyla atomu iyonize edebilen radyasyon türüdür. İyonizan radyasyon elektromanyetik ve parçacık tipi radyasyonlardan oluşur. Elektromanyetik dalga spektrumdaki X ve gama ışınları iyonizan elektromanyetik dalga tipi radyasyonlardır (Şekil 1). Alfa ve beta parçacıkları, nötronlar, protonlar ve elektronlar ise parçacık tipi iyonizan radyasyonlara örnek olarak verilebilir (Şekil 2).
Şekil 2. İyonizan radyasyon alt tipleri
Doz, herhangi bir maddenin belli bir zaman içerisinde kullanılan veya
tüketilen miktarı demektir. Radyasyon dozu ise hedef kütle tarafından,
belli bir sürede, soğurulan veya alınan radyasyon miktarıdır. Bütün
zararlı maddeler, genellikle, vücutta birtakım biyolojik hasarlara neden
olurlar. Bu hasarların büyüklüğü ise o maddenin cinsinin yanı sıra,
vücuda alınış şekli, süresi ve miktarına bağlı olarak değişir. Gerekli
önlemler alınmadığı takdirde, belli bir sürede belli bir miktarın (kabul
edilebilir sınırların) üzerinde radyasyon enerjisi soğuran yani
radyasyon dozu alan canlılarda da bazı zararlı etkilerin meydana gelmesi
kaçınılmazdır.
Radyasyon, doğal ve yapay olarak iki farklı şekilde meydana gelebilir.
Doğada mevcut bulunan kararsız elementler kararlı yapıya geçmeye
çalışırken, hiçbir dış etki olmadan, sahip oldukları fazla enerjilerini
çekirdeklerinden dışarı salarlar. Böyle elementlere doğal radyoaktif
elementler, bunların enerji salma olayına da doğal radyoaktivite denir.
Doğada kararlı olarak bulunan izotoplar da yapay yollarla kararsız
(radyoaktif) hale getirilebilirler. Radyoaktif hale gelen çekirdek
parçalanmaya uğrar. Bu olay yapay radyoaktivite olarak adlandırılır. Günümüzde tedavide kullanılan ve gama
radyasyon yayan Co60 radyoaktif izotopu buna örnek olarak verilebilir.
Co60, doğada bulunan ve radyoaktif olmayan Co59’un nükleer reaktörlerde
yapay olarak radyoaktif hale getirilmesi ile oluşur. Yine tanı ve
tedavide kullanılan elektromanyetik bir iyonizan radyasyon türü olan X
ışınları da X ışını tüpleri ve çeşitli hızlandırıcı cihazlar
kullanılarak farklı şiddet ve enerjilerde elde edilebilmektedir.
İyonizan radyasyonu tedavide kullanan (radyoterapi, ışın-şua tedavisi) bir bilim dalı olan Radyasyon Onkolojisi’nde ise çoğunlukla fotonlar (X ve gama ışınları) ve elektronlar, kullanımı gittikçe yaygınlaşan protonlar ve daha az oranda da nötronlar ve ağır iyonlar kullanılmaktadır.
Radyasyon kaynağı olarak doğal ve yapay radyasyon kaynaklarından söz
edebiliriz. Doğal radyasyon, dünyanın oluşumundan beri var olan (hatta
giderek azalan) doğal radyoaktif maddelerden ve uzaydan gelen kozmik
ışınlardan oluşur. İnsan yapımı radyoaktif kaynaklar ve X-ışını üreten
cihazlar yapay radyasyon kaynaklarına örnek olarak verilebilir.
Doğal radyasyonun bir kısmını uzaydan gelen
kozmik ışınlar oluşturur. Bu ışınların büyük bir kısmı dünya
atmosferinden geçmeye çalışırken tutulurlar. Sadece küçük bir miktarı
yerküreye ulaşır. Fosil yakıtlar doğal ve uzun ömürlü radyoaktif
elementler içerirler. Bu tür elementler yakıt içinde iken bir radyasyon
tehlikesi yaratmazlar. Ancak fosil yakıtlar yakıldıklarında bu
elementler atmosfere yayılır ve daha sonra toprağa dönerek doğal
radyasyon düzeyinde az da olsa bir artışa neden olur. Vücudumuzda
bulunan radyoaktif elementlerden (özellikle Potasyum-40, Karbon-14)
dolayı da belli bir radyasyon dozuna maruz kalırız. Yiyecek, içecek ve
soluduğumuz havada da doğal radyoaktif maddeler bulunmaktadır. Doğal
radyasyon düzeyini arttıran en önemli sebeplerden biri, yer kabuğunda
yaygın bir şekilde bulunan radyoaktif radyum elementinin (Ra226) bozunması sırasında salınan “radon gazı”dır. Radon gazı hariç doğal radyasyonun sağlık üzerinde zararlı bir etkisi görülmez.
Yapay radyasyon kaynakları da tıpkı doğal
radyasyon kaynakları gibi belli miktarlarda radyasyon dozuna maruz
kalınmasına neden olurlar. Tıbbi, zirai ve endüstriyel amaçla kullanılan
X ışınları ve yapay radyoaktif maddeler, nükleer bomba denemeleri
sonucu meydana gelen nükleer serpintiler, çok az da olsa nükleer güç
üretiminden salınan radyoaktif maddeler ile bazı tüketici ürünlerinde
kullanılan radyoaktif maddeler bilinen başlıca yapay radyasyon
kaynaklarıdır. Tüm yapay radyasyon kaynakları dikkate alındığında
insanları etkileyen toplam radyasyonun %97’si tıbbi uygulamalardan
kaynaklanır.
İyonlaştırıcı radyasyon renksiz, kokusuz
olup insan duyu organları tarafından algılaması mümkün değildir.
Radyasyonun şiddeti, enerjisi ve türü ancak özel tasarlanarak üretilmiş
detektörlerle algılanıp ölçülebilir.